Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Taliban’a tepki

Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taliban’ın kız öğrenci kararına tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Taliban’a tepki
Yayınlama: 12.01.2023
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ‘Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’nda konuştu. Erdoğan, ”‘Gelişmiş’ diye ifade edilen ülkelerin salgın döneminde sadece kendilerini korumak adına sergiledikleri bencillikleri bugün utançla hatırlıyoruz. Aşı ve maske gibi salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan tıbbi malzemelerin nasıl bir rekabet unsuru haline dönüştürüldüğünü halen unutmadık. Hatta bu süreçte kendi halkları içindeki dezavantajlı kesimleri dahi hizmet yelpazesinin dışında tutacak kadar vicdanını yitiren ülkeler gördük” diye konuştu.

‘ÇİFTE STANDARTLARI SLOGANLARLA ÖRTÜLEMEYECEK HALE GELMİŞTİR’

Erdoğan, salgının da etkisiyle kültürel ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi nefret suçlarının özellikle batı toplumlarında korkunç boyutlara ulaştığını kaydederek, “Bazı medya kuruluşları ve siyasetçilerin de söylemleriyle bu nefret iklimini körüklediklerine, adeta ateşe benzin döktüklerine şahit oluyoruz. Milyonlarca Müslüman’ın temel özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı, ifade hürriyeti kisvesi altında kutsallarının aşağılandığı, inançlarının bir tehdit kaynağı olarak gösterildiği vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Kimi zaman medya, kimi zaman siyasetçiler, kimi zaman da bizzat devlet tarafından ötekileştirilen bu toplum kesimleri için İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki kayıtlı haklarını kullanmak giderek zorlaşıyor. Hemen her gün gazetelerde, ibadethaneleri, yabancılara ait iş yerlerini, sivil toplum kuruluşlarını hedef alan bir şiddet eyleminin haberini okuyoruz. Dahası göçmenlere ve yabancılara yönelik nefret suçları ya görmezden geliniyor, ya soruşturulmuyor, ya da örtbas ediliyor. Gerek insan haysiyetini korumakla görevli uluslararası kuruluşlar, gerekse her fırsatta insan hakkı ve demokrasi dersi veren kimi ülkeler de maalesef bu hak ihlalleri karşısında derin bir suskunluk içinde. Kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyenlerin çifte standartları artık fiyakalı sloganlarla örtülemeyecek hale gelmiştir” dedi.

Erdoğan, benzer bir durumun doğrudan insan hayatına kıymış, kan dökmüş, sivillere yönelik terör eylemi içinde bulunmuş teröristler için de geçerli olduğunu vurgulayarak, “En temel insan hakkı olan yaşam hakkına kasteden eli kanlı caniler siyasi sığınmacı bahanesiyle korunmakta, hiçbir hukuki tahkikata uğramadan hayatlarını özgürce sürdürebilmektedir. Üzülerek ifade etmek isterim ki; bugün NATO’da, Avrupa Konseyi’nde veya Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında beraber olduğumuz bazı ülkeler Türk adaletinden kaçan haydutların sığınağı haline dönüşmüştür” diye konuştu.

‘KANSER HÜCRESİ GİBİ BÜNYEYİ SARACAKTIR’

Erdoğan, bazı ülkelerde Türkiye’den kaçan terör suçlularının yargıya hesap vermesi konusunda kayda değer ve somut sonuçlar doğuran hiçbir çaba harcanmadığına işaret ederek, “Bilindiği gibi 15 Temmuz gecesi 252 vatandaşımızı katleden, Meclisimizi ve Cumhurbaşkanlığını binasını bombalayan FETÖ’nün elebaşı Amerika’daki malikanesinden örgütünü yönetmeye devam edebiliyor. Haklarında kırmızı bültenle arama kaydı olan PKK terör örgütü militanları Avrupa’nın göbeğinde, polisin himayesinde örgütün paçavraları eşliğinde protesto düzenleyip vatandaşlarımıza ve temsilciliklerimize saldırabiliyor. Kısa süre önce Fransa’nın başkenti Paris’te yaşanan hadiseler bunun en son örneğini teşkil etmiştir. Bölücü terör örgütü mensupları sadece sokakları, arabaları ve mağazalara ateşe vermekle kalmamış, saldırılarını özellikle işindeki gücündeki insanımızın canına kastetmeye kadar götürmüşlerdir. ‘İyi terörist’, ‘kötü terörist’ ayrımının yanlışlığını bir kez daha gösteren bu olayların terörle mücadelede yeni bir dönemi başlatmasını ümit ediyorum. Şimdiye kadar Türkiye’nin bölücü örgütün uzantılarına karşı sınırları içinde ve ötesinde yürüttüğü haklı mücadeleye şaşı bakanların bundan sonra hatalarının farkına varacaklarına inanıyorum. Avrupa’da yuvalanan terör yandaşlarına karşı tedbir almakta geç kaldıkları her gün tehlike daha da büyüyecek, kanser hücresi gibi bünyeyi saracaktır” dedi.

‘SURİYELİLERİN GERİ DÖNÜŞLERİ HIZLANMAKTADIR’

Erdoğan, Türkiye’nin teröre karşı kararlı mücadelesinin yanında ihtiyaç sahiplerine el uzatmasıyla da örnek bir duruş sergilediğine dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Çatışma bölgelerinden kaçan 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura biz kucak açtık. Kapımıza gelip ülkemize sığınan hiç kimseyi zorla geri göndermedik. Suriyeli Türkmenler kadar Kobaneli Kürtlere, Halep’teki, İdlib’deki ve Suriye’nin diğer bölgelerindeki Arap kardeşlerimize de sahip çıktık. Suriye’deki çadır kentlerde hayata tutunmaya çalışan mazlumlara yardım götürürken kimsenin inancına, kökenine bakmadık. Suriye’nin kuzeyinde güvenlik ortamı iyileştikçe ülkemizde Suriyelilerin gönüllü olarak evlerine geri dönüşleri hızlanmaktadır. Şu anda çadırlardan oradaki mültecileri kurtarmak için briket evler yapmaya başladık. Niye? Bunlar insan değil mi? İnsanca yaşamalarını sağlayalım istedik. Ve kar, kışta bu çadırlardan bu insanları kurtaralım istedik. Ve şu anda bu briket evlere onları yerleştirerek oraya tekrar geri dönüşlerini sağlayarak insani bir yaşam şeklini onlara hazırlayalım istedik. Terörden temizleyerek emniyetli hale getirdiğimiz bölgelere şimdiye kadar ülkemizden yaklaşık 550 bin sığınmacı geri dönmüştür. Rusya, Suriye ve Türkiye olarak bir süredir yürüttüğümüz diplomatik temaslar meyvesini verdikçe inşallah bu sayılar daha da artacaktır.”

‘İNSAN HAKLARINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de huzur, istikrar ve barış ortamı tesis edilene kadar kendilerinin kardeşlik, komşuluk ve insanlık görevlerini yerine getirmeyi sürdüreceklerini belirterek, “Ege Denizi’ndeki operasyonlarımız sayesinde sadece geçen yıl ölümün eşiğinden kurtarılan göçmen sayısı 20 bini buluyor. Buna mukabil sığınmacıları denizde, Ege’de ölüme terk eden hatta botlarını batırarak kasten öldüren; döverek, soyarak, onurlarını kırarak sınırları dışına zorla iten ülkeler ise maalesef baş tacı yapılıyor. Onca görüntüye, şahide, şikayete rağmen göçmenlere bu zulmü reva görenler hakkında maalesef hiçbir adım atılmıyor. Biz tüm bu riyakarlıklara rağmen insan haklarını sözde değil elimizi taşın altına koyarak savunmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz” dedi.

‘GIDA VE ENERJİ KRİZİNİN ÇÖZÜMÜNE KATKI SUNUYORUZ’

Erdoğan, diğer alanlarda da aynı ilkeli tutumla çalışmalarını yürüteceklerini belirterek, “Karadeniz üzerinden tahıl koridorunu ve esir takası anlaşmasını hayata geçirmek suretiyle milyarlarca insanın hayatını olumsuz etkileyen gıda ve enerji krizinin çözümüne katkı sağlıyoruz. Sayın Putin ‘Biz bilabedel tahılı gönderebiliriz ve sizler de bunun nakliyesini yapıyorsunuz fakat durumu iyi olan Avrupa ülkelerine değil fakir, az gelişmiş fakir Avrupa ülkelerine bunu gönderelim’ dedi. Ben de bu teklifi doğrusu kabul ettim. Biz de bilabedel bunları un fabrikalarımızda una çevireceğiz ve bütün çuvallara doldurarak, fakir Afrika ülkelerine bunları göndermeye biz de ‘Varız’ dedik ve süreci bu şekilde başlattık. Balkanlar’da tırmanan gerilimleri düşürerek bölgenin yeni bir kan ve ateş sarmalına girmesinin önüne geçiyoruz. Kafkaslar’da yıllardır devam eden krizin yol açtığı istikrarsızlığı dengeli ve hakkaniyetli politikamızla önemli ölçüde hal yoluna koyduk” diye konuştu.

“İSLAM BÖYLE BİR ŞEYİ KABUL ETMİYOR”

Erdoğan, Afganistan’da başörtülü kızların eğitiminin engellenmesine ilişkin, “Afganistan’da son dönemdeki özellikle başörtülü kızların üniversitelerde, okullarda okutulmasını engellemek anlayışını biz gayriinsani buluyoruz, gayriislami buluyoruz. Bir defa bizim dinimizde böyle bir şey yok. Bu kızlar buralarda eğitim öğretimini almalıdır. Onlara mani bir şeyi kimse İslam’la bize tanımlamasın, anlatmasın. İslam böyle bir şeyi kabul etmiyor. Tam aksine ‘Beşikten mezara kadar ilmi tahsil ediniz’ diyen bir dinin mensuplarıyız. Böyle bir şeyi yapamazsınız ve gerek Dışişleri Bakanlığı’mız gerek bizler bu işin takipçisiyiz, takipçisi olacağız” dedi.

‘MECLİS’İMİZİN GEREKLİ ADIMI ATACAĞINA İNANIYORUM’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başörtüsü ve aile kurumuyla ilgili anayasa değişikliği teklifini TBMM’ye sunduklarını hatırlatarak, “Hak ve özgürlükleri daha da genişletme irademizin sembolü olan bu düzenlemeyle özellikle acı hatıralarımızın olduğu kılık kıyafet meselesini kesin ve kalıcı bir çözüme kavuşturmayı hedefliyoruz. Türk demokrasisinin olgunluk seviyesini de gösterecek bu önemli teklif konusunda meclisimizin gerekli adımı atacağına yürekten inanıyorum. Şayet Meclis’imiz üzerine düşeni yerine getirmezse elbette son sözü milli iradesi söyleyecek, son kararı milletimizin bizatihi kendisi verecektir. Hangi siyasi partiden olursa olsun hiçbir milletvekilimizin sorumluluktan kaçarak böyle ağır bir vebalin altına girmeyeceğini düşünüyorum. ‘Türkiye Yüzyılı’na demokrasi ve kalkınma eksiklerimizi tamamlamış çok daha büyük hedeflerine yönelmiş olarak güçlü bir başlangıç yapmakta kararlıyız” diye konuştu.

‘200 YILLIK YÖNETİM TARTIŞMALARINA NOKTA KOYDUK’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi yönetme sorumluluğunu üstlenirken kendilerine ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturunu ilke edindiklerini belirterek “Hazırladığımız her programı hayata geçirdiğimiz her düzenleme ve projeyi bu ilke rehberliğinde planladık, uyguladık, neticelendirdik. Böylece ülkede tüm vatandaşlarına eşit davranan, farklılıkları zenginlik olarak gören, kuşatıcı, özgürlükçü bir devlet anlayışını hakim kıldık. Ülkemizde milletimiz de temel hak ve hürriyetlerin önümüzdeki sembol kavramı demokrasiyi çok görenlere cevabını 15 Temmuz’da canını ortaya koyarak, istiklaline ve istikbaline sahip çıkarak vermiştir. Dünyada yönetim sistemini halkın iradesiyle ve demokratik yöntemlerle değiştirebilen ender ülkelerden biriyiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmek suretiyle hem 200 yıllık yönetim tartışmalarına nokta koyduk hem de vesayet heveslilerine adeta davetiye çıkaran yürütmedeki çift başlılığa son verdik” dedi.

‘KURUMLARIMIZIN TAVSİYELERE UYMA ORANI YÜZDE 80’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’i güçlendirmek için oluşturdukları yapılardan birinin de Kamu Denetçiliği Kurumu olduğunu dile getirerek, “İdarenin hizmet kalitesini yükseltmeye ve insan haklarının geliştirilmesini sağlamaya yönelik bu kurumumuz 10 yıldır devlet ile vatandaşının kucaklaşmasının sembolü olarak görevini başarıyla ifa ediyor. Kamu Denetçiliği Kurumu’muz yargının yükünü de hafifletiyor. Devlet ile vatandaşı arasındaki güven ilişkisini tahkim eden kurumumuz bir hak arama vazifesini yerine getirmektedir. 207 binin üzerinde başvuru alan, bunların 75 bini için tavsiye kararı veren kurumumuz yaklaşık 1 milyon kişiye de hizmet sunmuştur. Kurumumuz tüm gençlerimize, muhtarlıklarımızdan belediyelerimize tüm kurumlarımıza ulaşıyor. Özellikle devlet sistemimizdeki kurumlarımızın Kamu Denetçiliği’mizden gelen tavsiyelere uyma oranı yüzde 80’e ulaşmıştır. Kamu Denetçiliği Kurumu’muzun dünyadaki diğer ombudsmanlıkla kurduğu ilişkiyi de takip ediyoruz” diye konuştu. 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.